Amerika'lı Thournbourg ismindeki ekonomi uzmanının Van'daki Akdamar adası gibi bir adası olsa Türkiye'ye yerleşeceğini söylemesini Soner Yalçın'ınAmerikalılar hangi adamızı istedi yazısından okuduğum gün Van'la ilgili anılarımı yazmak geldi aklıma.Yeniden yola çıkışım biraz hüzünlü oldu. Satıp savılmış vatan topraklarımı yeniden gözyaşlarımla ıslatıp, yeniden dualarımı ekmek istedim dağına çimenine adasına gölüne.Bu 3 yazı; bir feryadın yazı dizisidir. Anı, seyahat, eğlence yazısı değil..VAN:1 ve VAN:2den sonra VAN:3 le yeniden karşınızdayım işte.Sadece Van mı? Fethiye, Kuşadası, Kaş-Kalkan, İzmir,Alanya,Datça, Mersin vb.nice el altından satılmış güzelim memleket topraklarımız içindir gözyaşlarımla yıkanmış dilden dökülen gönlü yaralı sözlerim."Sattık da alıp götürdüler mi?" diyeceksiniz belki de.
"Ay ben öldüm mü ki vatanıma yâd adam gire, canım sağken düşmanın atının tırnağını vatan toprağıma bastırmam!" diyen 85 yaşındaki Van'lı Selbihan Ninenin ruhu yüzüsuyu hürmetine onun gibi "ülkeme yâd adam sokmam"diyebilmeyi isterdim ben de.
2.Rüyamda; önümde önlük, ağaç ekmek teknesinde tahta tokacımla ekmek yoğuran bendim. Belki de bir deste tandır ekmeği yapıp şah Abbas'a götüren kaleden muhasarayı kaldırtan Selbihan ninenin ruhuydu bana "yürekli olmamız gerektiği" mesajını veren.Kim bilebilir?
Neyse,Martıların sesleriyle uyandırıldığımızda kahvaltı yapmadan düştük Van gölü ve Akdamar adasının yoluna...Kardeşim Tutsak; "hadi bakalım abla adada neler var anlat bize!" deyiverdi. Hani, rüyalarımla dalga geçmek amaçlı biraz da sitemkardı sözleri."Görmedin gitmedin ama olsun sen gitmeden de görürsün!" diye de biraz alaylı sözlerine söz ekledi .Kendimi sınavda gibi hissetmiştim bir an.Söylemeyeceğim, sadece rüyamda gördüklerimin resmini çizeceğim dedim.İçime gölün turkuaz sularının ışıklı-mavi serinliğini çekip kalemi elime alıp bakın neler çizdim.Asma yaprakları ve üzüm salkımı,çıplak bir kadın-erkek,eller ve kuşlar ve birkaç hayvan resmi.Çizdiklerim bunlardı.Tekne iskeleye yanaştığında binyıldır ayak basmayı özlediğim toprağı öpesim geldi.İskelenin hemen yanında şimdi duruyormudur bilmem boyum kadar ikiye bölünmüş, dişi kristal yumrusu dörtbir yana ışıklar saçıyordu.Okşadım herbir fasetasını, kimbilir kaç asırda oluşmuş ve onu elleyecek elleri beklemişti oracıkta.Akdamar kilisesine yaklaştığımızda bizim çocukların yüzlerini görmenizi isterdim.Çizdiğim simgeleri gösterip "denize atılan o adamı çizmemişsin ama!" diyorlardı.
Yaşanılmış efsanelerin duvar üstü fresklerde anlatıldığı bir yerdi orası.Yaş sıvanın üstüne madeni toz boyalarla, yaşanan olayları ve kişileri resmeden ustalar, fresklerin köşesine bucağına simgeler nakşedip sırları saklamışlardı. Okumayı bilen yine gözleriyle okuyordu da; kelimeleri değil ancak renkleri, simgeleri, ifadeleri kabartmaları okuyup hikayeleştirebiliyorlardı.Oranın tarihini genç bir gönüllü vatandaş anlattı bize. Merak iyi şeydir bazen, sorarak Bağdat bile bulunur bence. Vaspurakan kralı 1.Gagik tarafından keşiş 1 Manuele yaptırılmış bir manastır kilisesi olarak geçiyormuş kayıtlarda.İncil ve tevrattan alınmış çeşitli sahneler, Yunus peygamberin denize atılması, Hz Meryem ve kucağında İsa, Ademle Havva ve cennetten kovuluşları sahnesi, Hz Davut ve Goliat mücadelesi, ateşte 3 ibrani genci,aslan inindeki Daniel, başı haleli abbasi halifesi Muktedir bir elinde kadeh, diğerinde üzüm salkımı tutar şekilde kazınmıştı duvarlara. Bunlar dışında onlarca hayvan figürünün ve üzüm asmalarının sarıp sarmaladığı bir yapıydı Akdamar kilisesi.Ya içi? Ya TAMARA efsanesi? ya asur kraliçesi Semiramis ve ARA'nın aşkı?
Onlar da, az zaman sonra...
Sevgilerimle.
19 Nisan 2010 Pazartesi
VAN:3
Gönderen sufi zaman: 08:40
Etiketler: DİLEK'ten mektuplar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
bekliyor olacağım, merakla... sevgiler...
Biz öldük mü ki vatanımıza yad adam gire...
Ölmedik, ama üzerimize ölü yoprağı mı atılmış ne?
Merakla bekliyorum...
Affet Sufim bu kez Selbihan Nine'nin cümlesinde tutuklu kaldım, tüm yazdıkların uçuştu gitti. (Sanki çok berrakmış gibi) İyice bulandı aklım........
alıp götürecekler mi diyenlere 1950 lerde topraklarını para karşılığını satan ama şimdi İsrail kurşunundan sakınarak yaşayanları hatırlatmak gerek.
öyle din kardeşliği falan da yalan. yardım konvoyuna geçit vermeyen mısır'ı hatırlatayım öyle değil diyenlere de.
Vatan-millet-sakarya :DDDD
Yaşasınnnn nineler vatan kutarıo :Pp
sImsIkI kucakladım, kactım........
"sattık da alıp götürdüler mi?)
denir mi denir!
Ne varsa satıyoruz bu aralar, parsel parsel, oysa karış karış toplamıştık. Ama tabi ki götürmüyorlar, bekliyoruz bizi göndericekler yakında.
Can dostum, seni ve yazılarını çok özlemişim, zevkle okudum kaçırdıklarımı ve merakla bekliyorum devamını.
Sımsıcak sevgiler...
Sevgili
Evren;
Aysema;
Elif;
Nalan;
Ayşegül;
Nur;
Van'la ilgili yazı dizisine ilgi gösterip yorum bıraktığınız için Hepinize kucak dolusu sevgiler dostlarım .Tontini
Yorum Gönder